Aşk, Michael Haneke'nin unutulmaz bir eseridir. Filmin merkezinde yaşlı bir çiftin yaşamı yer alır. Anne (Emmanuelle Riva) ve Georges (Jean-Louis Trintignant) uzun yıllardır birlikte yaşayan bir çift olarak, hayatlarının son dönemlerinde karşılaştıkları zorlukları ele alıyor. Anne bir gün aniden bir felç geçirir ve Georges, ona bakmak için tüm hayatını adar. Film, aşkın ve bağlılığın sınırlarını sorgulatırken, aynı zamanda yaşamın geçici doğasına da ışık tutuyor. Minimalist anlatımı ve ustaca kurgusu ile Aşk, izleyiciyi derinden etkiliyor.
Emmanuelle Riva, Anne karakterini canlandırarak izleyicilere unutulmaz bir performans sunar. Riva, Paris'te yaşayan bu yaşlı kadının duygusal derinliklerini çok başarılı bir şekilde aktarıyor. Jean-Louis Trintignant ise Georges rolünde karşımıza çıkar. Trintignant, eşine duyduğu sevgi ve bağlılık ile izleyicileri derinden etkiler. Filmdeki her iki aktör de yaşlanmanın getirdiği zorlukları ve aşkın dayanmasını muazzam bir şekilde sergileyerek, filme ruh katar. Ayrıca, çok sayıda önemli yan karakter de bulunur, ancak film esas olarak bu çiftin ilişkisine odaklanır.
Aşk filmi, yaşamın geçici doğasına, sevginin sınırlarına ve ölüm gerçeğine dair derin bir anlayış getiriyor. Haneke, yaşlılık üzerine düşündürürken, izleyiciye aşkın ne kadar güçlü ama bir o kadar da kırılgan olduğunu hatırlatır. Filmin ana mesajı, yaşamın kendisi gibi aşkın da zorluklarla dolu olduğunu ve gerçek bağlılığın zamanla nasıl test edildiğini göstermektir. Haneke, izleyiciyi bu çatışmalarla baş başa bırakarak, hayatın gerçeğiyle yüzleşmeye zorlar. Sonunda, gerçek aşkın sadece romantik anlarla değil; zor zamanlarında birbirine destek olabilmekle de ilgili olduğunu ortaya koyar.
Film, minimalist bir sinematografiyle dikkat çekiyor. Uzun çekimler ve sade mekanlar, duygusal yoğunluğu artırmakta. Haneke, kamera açılarıyla izleyiciyi olayların içine çekiyor, karakterlerin hissettiği yalnızlığı daha belirgin hale getiriyor. Müziğin kullanımı ise sahnelerin duygusal derinliğini vurgulamak için özenle seçilmiş.