Federico Fellini'nin 1963 yapımı .8½, sinemanın en özgün ve sihirli yapıtlarından biridir. Yönetmenin hayatının ve kariyerinin bir yansıması olan bu film, izleyicilerine sanatın ve yaratıcılığın karmaşık doğasını anlatıyor. Fellini, bu eserinde bir yönetmenin kendi içsel çatışmalarını, yaratma sürecindeki sancılarını ve hayal gücünün sınırlarını keşfederken, sıradan bir film deneyimini çok daha derin bir hale getiriyor. Filmin etkileyici görselliği ve çarpıcı anlatımı, izleyicilere sadece estetik bir zevk sunmakla kalmıyor, aynı zamanda düşünsel bir sorgulama da yapmalarını sağlıyor. Bu nedenlerle, .8½, film sanatı açısından önemli bir referans noktasıdır.
Filmde başrollerde Marcello Mastroianni, Claudia Cardinale, Anouk Aimée ve Barbara Steele gibi isimler yer alır. Marcello Mastroianni, Guido Anselmi rolünde muhteşem bir performans sergileyerek, karakterin içsel karmaşasını ustaca aktarır. Claudia Cardinale, Guido'nun hayalindeki ideal kadın olarak dikkat çekerken, Anouk Aimée içsel çatışmalarla dolu Fanny karakteriyle güçlü bir varlık sergiler. Barbara Steele ise, Guido'nun fantezi dünyasına yansıyan ikonik bir figürdür. Bu oyuncular, Fellini’nin karmaşık sinematografik diliyle bir araya gelerek, başyapıtın duygusal derinliğini artırmaktadır.
8½, yaratıcılığın karmaşıklığını ve sanatçının kendi içsel çatışmalarıyla yüzleşmesini ele alır. Film, bir yönetmenin zihninde dönen düşüncelerle ve geçmişle bugünün iç içe geçtiği kurgusal yapısı ile izleyiciye derin bir bakış sunar. Bu yapı, hem sanatsal hem de psikolojik bir yolculuktu. Filmin alt metni, bireyin yalnızlığı, yaratıcılık konusunda hissettiği baskılar ve kendi kimliğini bulma çabası üzerinedir. Aynı zamanda, Maria, Claudia ve diğer kadın karakterler aracılığıyla, erkeğin kadınlar ile kurduğu karmaşık ilişkileri sorgular. Fellini, izleyicilere sadece film değil, bir sanat eseri sunduğu için, izleyici bu derinlikli yapımda oldukça sorgulayıcı bir tavır alır.
.8½, etkileyici sinematografisi, karmaşık kurgusu ve sembolik dili ile dikkat çeker. Fellini’nin özgün tarzıyla oluşturduğu görsel dünyası, izleyiciyi sıkı bir şekilde sarar. Filmdeki koyu ve aydınlık tonlar, Guido’nun ruh halini yansıtırken, keskin geçişler ve çarpıcı sahne kompozisyonları, duygu yoğunluğunu artırır. Özellikle rüya sekansları ve soyut sahneleri, izleyiciyi aklı karışık bir yolculuğa çıkarır.