Jacques Tati'nin 1967 yapımı Playtime filmi, modern mimari ve şehir yaşamını eşsiz bir şekilde hicvediyor. Film, izleyicisini Paris'in düzenleyici ve soğuk mimari estetiğiyle karşı karşıya getirirken, aynı zamanda bu dünyadaki bireylerin absurd hâlini komik bir dille ortaya koyuyor. Tati'nin ustaca kurguladığı sahneler, geniş olanakların sunulmasına rağmen insan ilişkilerindeki kopukluğu da gözler önüne seriyor. Görsel zarafeti ve mizah anlayışıyla öne çıkan Playtime, yalnızca bir film değil, aslında bir çağın ve kültürel değişimin yorumudur. İzleyicilere, modern yaşamın karmaşası içerisinde kaybolan insanlığın ne denli abartılı bir tavır aldığını göstermektedir.
Playtime, dikkate değer bir oyuncu kadrosu ile doludur. Jacques Tati, filmin baş kahramanı Monsieur Hulot olarak karşımıza çıkar ve kendine has komedi tarzıyla karakterini başarıyla canlandırır. Filmdeki diğer oyuncular arasında Barbara Dennek, Jean-Pierre Zola ve Adrienne Lemaître gibi isimler de vardır. Bu oyuncular, Tati'nin yarattığı absürd ve komik atmosferde önemli bir rol oynarlar. Her biri, Tati'nin dikkatli kurgusuyla bir araya gelerek, izleyiciyi derin bir kelime oyunu ve mekân komplikesi içerisinde sürükler.
Playtime filminin ana fikri, modernleşmenin bireyler üzerindeki etkisini eleştirmektir. Tati, modern mimarinin insan doğasından uzaklaştırdığı ve kişisel bağlantıları zayıflattığı düşüncesini izleyiciye aktarır. Film, teknolojinin ve modern yaşamın getirdiği kolaylıklara rağmen, nasıl yalnızlık ve iletişimsizlik yarattığını gösterir. Hulot'un komik ve absürt maceraları, izleyicilere modern dünyanın soğuk yüzünü mizahi bir bakış açısıyla sunarken, insanların gerçek insan ilişkilerinin önemini hatırlatır. Tati bu eserinde, modern yaşamın karmaşasında kaybolmuş bireylerin, birbirleriyle olan bağlarını kurmanın zorluğunu da başarılı bir şekilde gözler önüne serer.
Playtime, etkileyici görsel komedisiyle dikkat çeker. Tati, geniş açılarla duygu durumlarını ve mizahi unsurları ortaya koyar. Mekân kullanımı ve derinlikli sahne tasarımı, izleyiciyi Paris'in karmaşası ve modern hayatın absürtlüğü içine çeker. Film, aynı zamanda sesi de ustaca kullanarak, görsel komedi ile sesli mizah arasında bir denge kurar. Dikkatli bir planlama ve detaylara verilen önem, filmin sinematografik niteliklerini artırır.