Gomorra, Matteo Garrone'nin yönettiği ve Roberto Saviano'nun kitabından uyarlanan, İtalya'nın mobbinge dair çarpıcı bir portresini sunan bir filmdir. Film, Napoli’nin camorra mafyasını merkezine alarak, suçun toplum üzerindeki etkilerini etkileyici bir dille anlatmaktadır. Gerçek hayat olaylarına dayanan ve izleyiciyi derinden etkileyen sahneleriyle dikkat çeken yapım, zengin görselliğinin yanı sıra, karakter derinliği ve sağlam senaryosuyla da öne çıkmaktadır. Yapım, 2008 Cannes Film Festivali'nde büyük beğeni toplamış ve pek çok ödüle layık görülmüştür. Gomorra, sadece bir suç filmi olmaktan çok daha fazlasıdır; hayatın acı gerçeğini gözler önüne serer.
Gomorra, güçlü bir oyuncu kadrosuna sahiptir. İtalya'nın genç yeteneklerinden biri olan Salvatore Abruzzese, filmde ana karakter Salvatore'yi canlandırırken, Mattia Scaricandi, Antonio Buonadonna, ve Marco Orazio bu suç dünyasının karmaşık yapısında önemli roller üstlenmektedir. Her bir oyuncu, karakterlerine derinlik kazandırarak izleyicilerin kalplerinde önemli bir yer edinmektedir. Ayrıca, filmdeki diğer karakterlerin canlandırılması büyük bir başarı ile gerçekleştirilmiştir, bu nedenle oyunculuk performansları dikkat çekmektedir.
Gomorra, suçun insanlar üzerindeki yıkıcı etkisini gözler önüne sererken, sistemi sorgulayan derin bir anlatıya sahiptir. Film, sadece Napoli'deki camorra'nın karanlık dünyasını değil, aynı zamanda bireylerin bu sistem içindeki yerlerini anlamalarına zorlanmalarını da ele alıyor. İnsanların kendi kimliklerini bulma çabasının yanı sıra, hayatlarının nasıl kontrol altına alındığını ve toplumsal yapının suç ile nasıl bozulduğunu ortaya koymaktadır. Yapım, toplumsal eleştiriler ile dolu kurgusu sayesinde, izleyiciyi düşündürmektedir. Sonuç olarak, Gomorra bir suç hikayesinden çok daha fazlasıdır; insan doğasının karanlık yanını keşfetmek için bir yolculuktur.
Gomorra, gerçekçi bir sinematografi ile doludur. Matteo Garrone'nin ustalıkla çektiği sahneler, izleyiciyi Napoli'nin dar sokaklarına ve karanlık dünyasına sokarken, filmdeki gerçekçilik duygusunu ön plana çıkarır. Görsel estetik açısından çarpıcı kompozisyonlar ve doğal ışık kullanımı şaşırtıcıdır. Film, yavaş tempolu bir anlatım ile gergin bir atmosfer yaratır, bu da suçun vahşetinin daha da çarpıcı bir şekilde aktarılmasına olanak tanır.